Bodrum Anadolu Lisesi 11.Sınıflar (BAL11LER)
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bodrum Anadolu Lisesi 11.Sınıflar (BAL11LER)

Created by EFECaaN ©2008
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 FeNeRBaHÇe

Aşağa gitmek 
+2
yalovalı
ByBaşkan
6 posters
YazarMesaj
ByBaşkan
Admin
Admin
ByBaşkan


Erkek
Mesaj Sayısı : 957
Yaş : 31
Nerden : adana
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeSalı 3 Şub. 2009 - 21:27

Fenerbahce Hakınnda Bilgiler...Tezauharatlar Yazmak İsteyen Arkadaslar Buraya...Takımımızın Son Durumundan Herkesi Bİlgilendirelim...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ByBaşkan
Admin
Admin
ByBaşkan


Erkek
Mesaj Sayısı : 957
Yaş : 31
Nerden : adana
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeSalı 3 Şub. 2009 - 21:30

Ne olcak Bu Fenerin Hali...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 0:41

go home aragones
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ByBaşkan
Admin
Admin
ByBaşkan


Erkek
Mesaj Sayısı : 957
Yaş : 31
Nerden : adana
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 1:36

bişe deişrtirmez...bu sezonun bitmesi lazım kazasız belasız kume dusmeden inşallah
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: FENERBAHÇE TARİHİ KİTABI   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 14:55

1907 Fenerbahçe Derneği, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün şanlı tarihini bir kez daha gözler önüne sermek ve Fenerbahçe'ye yakışan bir şekilde, gelecek nesillere aktarmak amacıyla çok özel bir çalışma hazırladı: Asr-ı Fener.

FeNeRBaHÇe 2009-010

Fenerbahçe'nin 100. yıl onuruna hazırlanan ve sadece 2007 adet basılan bu kitap, 40 kişilik bir çalışma grubu tarafından 2 yılda tamamlandı. Asr-ı Fener bu akşam 1907 Fenerbahçe Derneği'nin ev sahipliğinde Çırağan Sarayı'nda davetlilerin katılacağı bir etkinlikle tanıtılacak. Tanıtım kokteyli, saat 19.07'de yapılacak karşılama töreninin ardından saat 20.07'da başlayacak.

Asr-ı Fener hakkında:
Asr-ı Fener; çalışma grubunun, devlet arşivleri, özel arşivler, müzeler, kütüphaneler ve yabancı arşivlerdeki yüzlerce süreli yayın ve kitabı inceleyerek, Fenerbahçemizin tarihiyle ilgili 50 bini yakın fotoğraf, tablo ve belgeye ulaşmasıyla hazırlanmaya başlandı. Ayrıca, Fenerbahçe'de görev yapmış sporcular, idareciler ve yakınlarıyla söyleşiler yapıldı, değerli görüşleri kaynak olarak kullanıldı.

Toplamda 2 yıl süren bir çalışmayla hazırlanan Asr-ı Fener, bugüne kadar bilinmeyen veya az bilinen belgeler, fotoğraflar ve tablolarla oluşturulmuş benzersiz bir içeriğe sahip. ****** ile Fenerbahçe'nin çeşitli zamanlardaki ilişkilerinden, Fenerbahçe Kulübü'nün kurucularıyla ilgili anılar ve yeni bilgilere; 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndaki Fenerbahçelilerin yaptığı hizmetlerden, Türk Resim Sanatı'ndaki önemli sanatçıların bugüne dek az bilinen Fenerbahçe konulu yağlıboya çalışmalarına; Fenerbahçe logosu ve rozetlerinin evriminden, Fenerbahçeli sanatçı ve siyasetçilerle ilgili bölümlere kadar uzanan geniş içeriğiyle Asr-ı Fener'i okurken, şanlı Fenerbahçe tarihinde eşsiz bir yolculuğa çıkacaksınız.

Özel kullanım kılavuzuna sahip Asr-ı Fener'in teknik özellikleri de eserin koleksiyon niteliğinde olduğunu vurguluyor. 536 sayfalık kitap, 200 gr. en iyi kalite kağıt kullanılarak 70 x 50cm sayfa boyutunda tasarlandı. Gerçek deri cilt ve 22 ayar altın kaplamadan oluşan logo ve yazıların yanı sıra ipek satenden yapılmış ve altın kaplama logolu cilt kabı bulunuyor.
Alıcısı için özel olarak numaralandırılmış olan Asr-ı Fener, evinizin veya ofisinizin baş köşesinde yer alacak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: FENERİUM   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 15:09

Fenerium'dan sezonun son ve en büyük indirimi ile yine Büyük Fenerbahçe taraftarına inanılmaz fırsatlar sunmaya devam ediyor. 1 Şubat Pazar gününden başlamak üzere 2008 - 2009 Sonbahar / Kış koleksiyonu dahilindeki tüm tekstil ürünlerinde %50' ye varan indirim fırsatı Fenerbahçeli taraftarları bekliyor. Sweat shirtten yeleğe, kabandan eşofmana, atkı-bere - eldivenden tek alta kadar tüm sezonluk ürünlerde %30 - %40 ve %50 ile değişen oranlarda sunulan bu indirim fırsatından yaralanmak isteyen tüm Fenerbahçe taraftarlarını vakit kaybetmeden bir Fenerium mağazasına uğramaya davet ediyoruz.

* Bu kampanya sadece 2008 - 2009 Sonbahar / Kış koleksiyonu dahilindeki tekstil ürünleri için geçerli olup, forma ve A takım ürünlerini (kaban hariç) kapsamamaktadır.

* Diğer indirimlerle (taraftar kart vb.) birleştirilemez.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Büyük Camialara Yakışmaz   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 15:32

Bayan basketbol takımımızın antrenörlerinden Zafer Kalaycıoğlu'nun Galatasaray Kulübü tarafından açıkça ayartıldığını ve hatta sırf bu sebeple kulübümüze karşı basına da yansıya çirkin suçlamalarda bulunduğunu görüyoruz. Galatasaray gibi bir camiaya sözleşmeli bir oyuncu ya da antrenörü bu şekilde ayartmaya çalışmak yakışmamaktadır. Ayartan kulüplerin yasal bir takım müeyyideler ile karşı karşıya kalacağı da aşikardır.
Galatasaray camiasının böyle bir yanlışa düşmeyeceğini umuyoruz. Ezeli dostluk ve ebedi rekabetin de bu çirkin durumun oluşmasına izin vermemesi gerektiği ortadadır. Tarihte iki büyük camia arasında benzer olayların nasıl sağduyu ve ebedi dostluğa uygun şekilde çözümlendiğinin örnekleri vardır.
Bugün de Galatasaray yönetiminin aynı şekilde rekabetten değil dostluktan yana tavır takınacağına eminiz. Biliyoruz ki asırlık bu ilişki ve dostluk şahısların yanlışları ve şahsi çıkarlarına alet edilemeyecek kadar değerlidir. Zafer Kalaycıoğlu'na da sırf kulübümüz ile ilişkisini kesmek adına kendisi ile kulübümüz arasında ödemelerine ilişkin sorunlar varmış gibi yalanlar üretmek yakışmamaktadır. Basında kulübümüze zarar vermeye ve saldırmaya çalışanlara istediği malzemeyi vermeye yönelik ve spor adamı ahlakına yakışmayan bu davranışları nedeniyle kendisi A takımımızın antrenörlük görevinden alınmıştır. Kalaycıoğlu'nun bu davranışlarının takdirini kamuoyuna bırakıyoruz.


FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: ****** ve Fenerbahçe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 15:51

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ****** de Fenerbahçeli’ydi. ******, 10 Ağustos 1928 günü, 3-3 berabere biten Gazi Kupası maçından sonra üçü Galatasaraylı ve ikisi Fenerbahçeli olan beş kişinin önünde aynen şunları söyledi: "Burada üçe üçüz... Çünkü ben de Fenerbahçeliyim!"

5 Haziran 1932’de Kulübümüzün Kuşdili’ndeki binası yanınca, ilk bağış yine Büyük Önderimiz’den geldi.

Mustafa Kemal ******’ün kulübümüzü ziyareti sırasında, hatıra defterimize yazdığı satırlar şöyledir;


"Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmis ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim."
3.5.1918 - Ordu Kumandanı - Mustafa Kemal
9 AYRI OLAYLA DOĞRULANAN BİR GERÇEK:

Son dönemlerde yine spor çevrelerinde ******’ün tuttuğu takımlar gündemde dolaşmaya başladı. Sanki dünyamızdan gidenlerden yeni haberler alınırmışcasına Türklerin Atasının zaman zaman taraf değiştirdiği izlenimleri bir çoğumuzu sadece güldürüyor.
Bazı basın yayın organlarında, örneğin değerli spor yazarı fanatik Beşiktaşlı Kazım Kanat’ın açıklamalarıyla büyük kurtarıcı Beşiktaşlı’ymış gibi gösteriliyor. Atamızın ölümünden 66 yıl sonra hangi takımı tuttuğu konusunda makaleler, hatta kitaplar yazılıyor. Adeta gaipten sesler geliyor. Ahiretin Sesi muhabirlerinin bildirdiği haberlere göre Büyük Atamız şimdi de BJK taraftarı. Jimnastik kulübümüzün bu konudaki son yoğun çalışması ise Vala Somalı tarafından ******’ün mutlak Beşiktaşlı ilan edilmesi. Kesin bir gerçek ortada dururken ******’ün hangi takıma sempati duyduğu, hangisine gönül verdiği konusu bilinçli olarak açılıyor, kafalar karıştırılmaya çalışılıyor. Bu kişiler ya da çevreler güneşi balçıkla sıvamaya kalkıyorlar. Bu tip insanlara "kafa karıştırmaloji uzmanları" demek yerinde olacak. Çünkü onların işi ortalığı bulandırmak. Gerçekten de ortaya attıkları iddiaların kafaları karıştırmaktan öte hiçbir değeri yok.
Galatasaraylı’lara gelince onların yakın zamana dek, bu konuda pek sesleri çıkmıyordu. Sadece geçmiş yıllarda birkaç yerde ******’ü şu kulübün bu kulübün taraftarı değil kulüpler üstü saymak gerek gibi bir görüş ileri sürdükleri görülmüştü. Son zamanlarda Fenerbahçeliliği tartışılmayan ****** Beşiktaşlılarca Beşiktaşlı ilan edilince, o denli uzun boylu değil demek istercesine, onlarda bu konuya daha sık girer oldular. Örneğin Galatasaray Kulübü’nün aylık resmi dergisinde birkaç kez ******’ü konu eden, onu kulüpler üstü gösterme çabalarında olan makaleler yayınlayarak "Tarihi Bir Mektubu Gün Işığına Çıkarıyoruz" dediler...
"ATATÜRK’ÜN FUTBOL MERAKI" adı altında Galatasaray Müzesi Müdür Yardımcısı ve Araştırmacı Adnan Işık yine bu konuyu işliyor. "Türk basınında zaman zaman ******’ün hangi takımı tuttuğu tartışmaları yapılır. Herkes onu kendi tarafına çektiği için de bir sonuca varılmaz. Bu yazıda bizim gayemiz, konuya tarafsız bir gözle ve belgelerin ışığında yaklaşmaktır."
Bunları yazdıktan sonra, Ali Sami Yen’in 1914 yılında binbaşı rütbesinde ki Mustafa Kemal’i Galatasaray’ın Rumenlerle yapacağı bir maça davet ettiğini bu davetin ******’e geç ulaştığını ama yine de Mustafa Kemal’in kulüp müzesinde hala saklanan davete teşekkür niteliğindeki cevabı mektubunu da yayınlıyor. O mektupta ******, "Davet mektubunuzu ancak dün sabah aldım. Fakat ben o gün doğrudan gidip maçı izledim." demektedir.


[Break=Galatasaray'a yazdığı mektup]
Galatasaray’a mektup yazdığı için "****** Galatasaraylı" mı diyelim? Fenerbahçe, Karşıyaka ve Altay kulüplerini ziyaret ettiği hatıra defterlerine izlenimlerini yazıp imzaladığı için onu Fenerbahçeli, Karşıyakalı ya da Altaylı mı sayalım? Yahut Güneş Kulübü’nü iki kez ziyaret ettiği için Güneşli ya da mütarekede annesi Akaretler’de oturduğu için onu ziyaret ettiği günlerde pencereden Beşiktaşlı jimnastikçileri seyredip Beşiktaşlı mı olmuştur diyelim? Bize sorarsanız bu savların hiçbiri doğru değildir. Onun hangi kulübü tuttuğuna en güzel cevap soyadındadır. O nasıl Türklerin Atası ise, böyle bir soruya da cevabı kesin olarak şu olacaktır : "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."

Sözün özü: İşte bu nitelikler hangi spor kulübünde, hangi takımda hangi sporcu da ise, ****** o kulübün, o takımın, o sporcunun taraftarıdır. Buraya dek Galatasaraylı’ların ****** konusunda ki görüşlerini özetledik. Sayın Adnan Işık yıllardır Galatasaray müzesinde görev yapıyor. Yüzlerce belge, bilgi her an elinin altında. Biz yine de 1914 yılında, ****** henüz Çanakkale müdafii (savunucusu) olarak bile ün kazanmamış bir subay iken, Ali Sami Yen’in daha yüksek rütbeli Osmanlı subayları dururken sadece binbaşı rütbesinde ki onu neden maça davet ettiğini anlayabilmiş değiliz.

Özetle Adnan Işık, "****** sadece Fenerbahçe kulübünün hatıra defterine izlenimlerini duygularını yazmamıştır. Galatasaray’a da maç davetinden ötürü teşekkür mektubu yazmıştır. Karşıyaka ve Altay Kulüpleri’nin hatıra defterlerine de duygularını yazmıştır. Güneş Kulübü’nün Taksim Sıraselviler’de ki lokalinde iki kez kulübün çay davetine katılmıştır. Annesini ziyarete gittiğinde Beşiktaşlı jimnastikçileri camdan izleyip ilgi göstermiştir gibi örnekler verdikten sonra, soyadından da belli o Türklerin Atasıdır. Ayrımcılık yapacak bir konumda ve karakter yapısında değildi. O nedenle tüm kulüplere aynı mesafede yaklaşmıştır." demeye getiriyor. Bundan öte Sayın Adnan Işık’ın yazısını bağlaması da ilginç. ****** her şeye karşın illa bir takıma sempati duydu ise, "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim." dediğine göre bu nitelikler hangi kulüpte varsa ****** o takımın taraftarıdır demeye getirmiştir. "
******, Galatasaray Spor Kulübü’nü kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra defterine duygularını yazmış olsa, Galatasaraylılar, Ata’nın kulüpler üstü tutulması gerektiğini, bu denli hararetle savunacaklar mıydı!" Bu son cümleleri ile aslında bir bakıma sanki ******’ün Fenerbahçeli olduğunu da saklamadan söylemiş oluyor ya neyse..! ******, Galatasaray Spor Kulübü’nü kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra defterine duygularını yazmış olsa, Galatasaraylılar, Ata’nın kulüpler üstü tutulması gerektiğini, bu denli hararetle savunacaklar mıydı! Yoksa onun Galatasaraylı olduğunu Beşiktaşlılara taş çıkartacak çeşitli sav ve teorilerle kanıtlamaya çalışıp, savunmayacaklar mıydı..! Şimdi artık son noktayı koyma adına bu konuyu bir kez daha tüm tarihi gerçekleri ve kanıtlarıyla inceleyip, irdeleyeceğiz.

ATATÜRK’ÜN FENERBAHÇELİLİĞİ:
Biz Fenerbahçeli’lerin büyük gurur duyacağı bir ayrıcalık var. Fenerbahçe’mizi ****** de severdi ve her zaman büyük ilgi gösterirdi. İşte sizlere Atamız’ın Fenerbahçeli’liğini, onun camiamıza olan ilgisini gösteren, tartışmasız kanıtlayan tarihsel olayları, verileri zaman sırasıyla sunuyoruz.

1- ATATÜRK’ÜN FENERBAHÇE KULÜBÜNÜ ZİYARETİ
Yıl 1918, Birinci Dünya Savaşı bütün hızıyla sürüyor. Düşman donanması, Mustafa Kemal’in başında olduğu, savunduğu Çanakkale Boğazı’nı geçememiş ve tam bir yenilgiye uğramıştı. Artık Mustafa Kemal’i başka cephelerde başka savaşlar beklemektedir. Bu arada cepheden İstanbul’a kısa bir tatile gelmiştir. Bu eşsiz kahramanın İstanbul’da yapacağı bir sürü işi, bir sürü teması olacağını tahmin etmek her halde güç olmasa gerek. Buna karşın o denli işinin arasında Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret etmek istemiştir. Bu istek bizzat o yıllarda Anafartalar Kahramanı olarak anılan Mustafa Kemal’den mi gelmiştir, yoksa yakın arkadaşı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sabri Toprak mı onu yönlendirmiştir orası bilinmiyor. Ancak Sabri Bey’in onu yönlendirmiş olabileceği akla ve mantığa daha yakın.

******'ün Takımı
Galatasaray’a mektup yazdığı için "****** Galatasaraylı" mı diyelim? Fenerbahçe, Karşıyaka ve Altay kulüplerini ziyaret ettiği hatıra defterlerine izlenimlerini yazıp imzaladığı için onu Fenerbahçeli, Karşıyakalı ya da Altaylı mı sayalım? Yahut Güneş Kulübü’nü iki kez ziyaret ettiği için Güneşli ya da mütarekede annesi Akaretler’de oturduğu için onu ziyaret ettiği günlerde pencereden Beşiktaşlı jimnastikçileri seyredip Beşiktaşlı mı olmuştur diyelim? Bize sorarsanız bu savların hiçbiri doğru değildir. Onun hangi kulübü tuttuğuna en güzel cevap soyadındadır. O nasıl Türklerin Atası ise, böyle bir soruya da cevabı kesin olarak şu olacaktır : "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Sözün özü: İşte bu nitelikler hangi spor kulübünde, hangi takımda hangi sporcu da ise, ****** o kulübün, o takımın, o sporcunun taraftarıdır. Buraya dek Galatasaraylı’ların ****** konusunda ki görüşlerini özetledik. Sayın Adnan Işık yıllardır Galatasaray müzesinde görev yapıyor. Yüzlerce belge, bilgi her an elinin altında. Biz yine de 1914 yılında, ****** henüz Çanakkale müdafii (savunucusu) olarak bile ün kazanmamış bir subay iken, Ali Sami Yen’in daha yüksek rütbeli Osmanlı subayları dururken sadece binbaşı rütbesinde ki onu neden maça davet ettiğini anlayabilmiş değiliz.
Özetle Adnan Işık, "****** sadece Fenerbahçe kulübünün hatıra defterine izlenimlerini duygularını yazmamıştır. Galatasaray’a da maç davetinden ötürü teşekkür mektubu yazmıştır. Karşıyaka ve Altay Kulüpleri’nin hatıra defterlerine de duygularını yazmıştır. Güneş Kulübü’nün Taksim Sıraselviler’de ki lokalinde iki kez kulübün çay davetine katılmıştır. Annesini ziyarete gittiğinde Beşiktaşlı jimnastikçileri camdan izleyip ilgi göstermiştir gibi örnekler verdikten sonra, soyadından da belli o Türklerin Atasıdır. Ayrımcılık yapacak bir konumda ve karakter yapısında değildi. O nedenle tüm kulüplere aynı mesafede yaklaşmıştır." demeye getiriyor. Bundan öte Sayın Adnan Işık’ın yazısını bağlaması da ilginç. ****** her şeye karşın illa bir takıma sempati duydu ise, "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim." dediğine göre bu nitelikler hangi kulüpte varsa ****** o takımın taraftarıdır demeye getirmiştir. "
******, Galatasaray Spor Kulübü’nü kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra defterine duygularını yazmış olsa, Galatasaraylılar, Ata’nın kulüpler üstü tutulması gerektiğini, bu denli hararetle savunacaklar mıydı!" Bu son cümleleri ile aslında bir bakıma sanki ******’ün Fenerbahçeli olduğunu da saklamadan söylemiş oluyor ya neyse..! ******, Galatasaray Spor Kulübü’nü kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra defterine duygularını yazmış olsa, Galatasaraylılar, Ata’nın kulüpler üstü tutulması gerektiğini, bu denli hararetle savunacaklar mıydı! Yoksa onun Galatasaraylı olduğunu Beşiktaşlılara taş çıkartacak çeşitli sav ve teorilerle kanıtlamaya çalışıp, savunmayacaklar mıydı..! Şimdi artık son noktayı koyma adına bu konuyu bir kez daha tüm tarihi gerçekleri ve kanıtlarıyla inceleyip, irdeleyeceğiz.

ATATÜRK’ÜN FENERBAHÇELİLİĞİ:
Biz Fenerbahçeli’lerin büyük gurur duyacağı bir ayrıcalık var. Fenerbahçe’mizi ****** de severdi ve her zaman büyük ilgi gösterirdi. İşte sizlere Atamız’ın Fenerbahçeli’liğini, onun camiamıza olan ilgisini gösteren, tartışmasız kanıtlayan tarihsel olayları, verileri zaman sırasıyla sunuyoruz.

1- ATATÜRK’ÜN FENERBAHÇE KULÜBÜNÜ ZİYARETİ
Yıl 1918, Birinci Dünya Savaşı bütün hızıyla sürüyor. Düşman donanması, Mustafa Kemal’in başında olduğu, savunduğu Çanakkale Boğazı’nı geçememiş ve tam bir yenilgiye uğramıştı. Artık Mustafa Kemal’i başka cephelerde başka savaşlar beklemektedir. Bu arada cepheden İstanbul’a kısa bir tatile gelmiştir. Bu eşsiz kahramanın İstanbul’da yapacağı bir sürü işi, bir sürü teması olacağını tahmin etmek her halde güç olmasa gerek. Buna karşın o denli işinin arasında Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret etmek istemiştir. Bu istek bizzat o yıllarda Anafartalar Kahramanı olarak anılan Mustafa Kemal’den mi gelmiştir, yoksa yakın arkadaşı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sabri Toprak mı onu yönlendirmiştir orası bilinmiyor. Ancak Sabri Bey’in onu yönlendirmiş olabileceği akla ve mantığa daha yakın.



ATATÜRK’ÜN FENERBAHÇE KULÜBÜ’NÜ ZİYARETİ
Tarih 3 Mayıs 1918, İstanbul’da parlak bir ilkbahar güneşi olduğunu biliyoruz. Bu o gün kulüpte olanlardan öğrenilmiştir. Ayrıca yıllarca kulübümüzün en yaşlı üyelerinden olan 1907 doğumlu Kamil Dinçay ağabeyin kulübe çok yakın oturduğundan dolayı o günkü ziyareti 11 yaşındaki bir çocuk olarak baştan sona izlediğini bir çok yerde anlattığını biliyorum. Savaş, Osmanlı Devleti’nin başkentinde direkt olarak hissedilmese de sokaklarda gezen üniformalıların çokluğu bunu anımsatıyordu. Öğleden sonra Moda’dan Kuşdili’ne giden yolda iki kişi yürümekteydi. Bunlardan biri sivil kıyafetli sarı saçlı mavi gözlüydü. Bu, Anafartalar Kahramanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa’dan başkası değildi. Yanında İttihat ve Terakki Partisi Genel Sekreteri ve Büyük Atamız’ın en sevdiği arkadaşlarından biri hatta belki de birincisi Sabri Toprak vardı.
Zaten Birinci Dünya Savaşı sıralarında her İstanbul’a gelişinde Sabri Bey’in Moda’daki evinde kalırdı. Sabri Bey o sıralar kulübün o zamanki tanımıyla umumi reisi (genel başkanı) idi. ****** bu kez de Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olarak Filistin Cephesi’ne giderken birkaç günlüğüne İstanbul’a uğramıştı. Vakit öğleden sonra idi. Kuşdili Çayırı’nın yanında ki kulübümüzün Kuşdili Lokali’ne geldiler. Çanakkale’de düşmana geçit vermeyerek ünlenmiş artık herkes tarafından tanınan Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal ile Kulübü ziyarete geleceklerini Sabri Bey önceden bildirdiği için Fenerbahçeliler onu bekliyorlardı. Önce yorgunluk kahvesi içildi. Ardından da Dr. Hamit Hüsnü ve Elkatipzade Mustafa Beyler ile birlikte lokalin ikinci katında kupaların olduğu bölüm gezildi. Daha sonra Elkatipzade Mustafa Bey kendisine kulüp hatıra defterini uzattı. Fenerbahçeli’lerin bu aziz konuğu Fenerbahçe hatıra defterine hepinizin bildiği o ünlü sevgi ve takdir duygularını yazmıştır.
Genç kuşaklarında daha iyi anlayabilmeleri için tarafımızdan biraz sadeleştirip, günümüzün Türkçe’sine çevrilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeÇarş. 4 Şub. 2009 - 15:52

"Fenerbahçe Kulübünün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği, yardımı olanları tebrik etmeği görev edinmiştim. Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir. Takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle övünüyorum. 3.5.1918 / Ordu Komutanı Mustafa Kemal "
Son olarak kulüpten ayrılmadan önce limonata içen Ulu Önder Atamız kulübümüzde aşağı yukarı iki saat kadar kalmıştır. Dönüş zamanı geldiğinde bu kez Fenerbahçe Kürek Şubesi’nin beyaz renkli iki çifte yarış teknesine (fıta) Kurbağalıdere kenarındaki kulübün iskelesinden binildi. Kürekte Elkatipzade Mustafa Bey vardı. Mustafa Kemal Paşa Fenerbahçeli’lere son söz olarak: "Fenerbahçe’ye sonsuz muvaffakiyetler (başarılar) dilerim, Allahaısmarladık" demişti.


6- ATATÜRK KULÜBÜNE YARDIM EDİYOR
5 Haziran’ı 6 Haziran 1932’ye bağlayan gece Fenerbahçe’mizin Kuşdili’nde ki ahşap lokalinde yangın çıkmıştı. Kulüp binamız içindeki, tarihsel fotoğraflar, tüm branşlara ait malzemeler, kulübün tüm evrakları, kütüphane ve mobilyalar bina ile birlikte tamamen yandılar. Kısaca çok az eşya kurtarılabilmişti. Kulübümüz yuvasız kalmıştı. Gazeteler yardım kampanyaları açtılar. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi her gün bağış yapanları adları ile yayınlıyordu. 20 Haziran 1932 pazartesi günü yapılan bağışlarla o güne kadarki bağış toplamının 791 Lira’yı bulduğunu Cumhuriyet Gazetesi’nden öğreniyoruz 21 Haziran 1932 Salı gününe ait 2917 no’lu Cumhuriyet Gazetesi’ni elinize aldığınızda ise 1. sayfanın sağ üst köşesinde bir haber dikkati çekiyordu. "Gazi Hazretleri Fenerbahçe’ye 500 Lira teberru ettiler." Atamızın gönderdiği bu 500 liralık bağış miktarını lütfen küçümsemeyin ve şunu da göz önüne alın. ****** bu tür harcamalarını kesinlikle hep kendi maaşından, cebinden yapardı. Yani bu bir tür devlet kesesinden hovardalık değildi. Gazeteyi incelediğimizde 10-12 günde yapılan toplam bağış miktarının 791 Lira olduğu görülüyor. Atamız tek başına 500 Lira göndermiş ve miktar bir anda 1300 Lira’ya fırlamıştır. Acaba ****** kendini neden bağış yapma zorunluluğunda hissetti. Bu bağış ******’ün Fenerbahçe Kulübü ile bir gönül bağı, bir gönül ilişkisi olduğunun en somut bir kanıtı bence... Yukarıda sizlere Atamızın gönül verdiği kulübüne yaptığı maddi yardımın miktarını açıkladık. Bu yardımın manevi değerinin hesaplanamaz ölçüde olduğunu söylememize gerek yok herhalde!..
7- "FENERBAHÇE SU TOPU TAKIMI GELSİN."
******’ün Fenerbahçeli oluşunun bir başka kanıtı da ilginçtir. 1987’de bir ziyaretimde rahmetli Rüştü Dağlaroğlu anlatmıştı. Onun ağzından sıcağı sıcağına tuttuğum notları biraz kısaltarak aktarıyorum. "Şahsi gayretlerimle Fenerbahçe su topu takımını kurdum. O zaman babam bana 5 lira haftalık veriyordu ki bu çok büyük bir meblağ sayılırdı. Ben kurduğum takım kulüpte üvey evlat muamelesi gördüğü için istisnasız bu paranın hepsini takıma harcıyordum. Zaten o zaman da kulübün gideri gelirinden fazla idi. Kulüpten bir lira yardım almadığım gibi örneğin Mahmutpaşa’dan aldığım bornozlar ve başlıklar ya çalınıyor ya kayboluyordu. İki hafta sonra yenisini almaya gittiğimde ise aynı renktekini bulamıyordum. Bu sıralarda ****** dinlenmek üzere Yalova’ya gelmişti. Onun onuruna Yalova’da çeşitli spor gösterileri düzenlemişler. Bir de Yalovalı gençler ile su topu karşılaşması öngörülmüştü, benim başlangıçta hiçbir şeyden haberim yoktu. Bir gün telefonum çaldı. Arayan Su Sporları Federasyonundan Rıza Sueri Bey’di. (O dönemlerde yüzme, sutopu, yelken sporları tek çatı altında örgütlenmişti.) Rıza Sueri bana pazar günü Termal Havuzunda Atanın huzurunda müsabaka yapmaya Fenerbahçe su topu takımının gideceğini ve hazırlanmamızı söyledi. Ben şaşırmıştım. Ancak o an bir şey soramadım. İki üç gün sonra Federasyona gittim, bütün isteğim takımı Yalova’ya götürmemekti. Çünkü o dönemdeki diğer su topu takımlarının hemen tümünün kıyafetleri bizden çok daha derli topluydu. Sueri’ye ısrarla Ata’nın huzuruna böyle çıkmanın saygısızlık olacağını ve başka bir takımı Yalova’ya göndermelerini söylediğimde; "Bu imkansız, gitmek zorundasınız" diyerek bana şiddetle karşı çıktı. Nedenini sorduğumda ise cevabı çok kısa oldu. "Elimizde değil, Gazi Paşa hazretleri öyle arzu ettiler".
8- "BÜSTÜMÜ KOYABİLİRSİNİZ."
****** büstlerinin her tarafa konulması ve heykelerinin dikilmesi konusunda hassastı. Gösterişli törenlerle yurdun dört bir yanını büstler heykellerle donatmak belli ki o eşsiz kahramana ters geliyordu. Yaşamı boyunca bu tip davranışları özendirmemiş uygun bulmamıştı. İnsanlar onun fikirlerini özümsemeli devrimlerinin bekçisi olmalıydı. Ancak bu konuda istisnalardan bir tanesini Fenerbahçeliler yaşadı. Fenerbahçe Kulübü’nün 1 Haziran 1934 yıldönümü bayramında stadına ant içerek bir ****** büstü koymak için istediği izini bizzat yine ****** kabul etmiş ve olur vermişti. Böylelikle Fenerbahçe Stadı Türkiye’de ******’ün büstünün konmasına izin verdiği tek stat olma özelliği ve onurunu hala taşımaktadır.
9- "FENERBAHÇE KULÜBÜ VE GENÇLİK BURADA DENİZ SPORLARI İLE UĞRAŞSIN"
Galatasaraylı Spor Tarihçisi Haluk San 1981 yılında kaleme aldığı "Belgeleri ile Türk spor tarihinde ******" adlı çalışmasının 129. sayfasında şöyle yazar: "ATATÜRK 1937’DE FENERBAHÇE KOYUNDA " Yıl 1937 - ****** bir yıl önce üç kez gittiği Moda koyunun Fenerbahçe yönündeki durumunu yerinde incelemeyi uygun buluyor ve 1937 yılı yaz aylarında yanındakilerle birlikte Kalamış ve Fenerbahçe’yi gezerek, ilgililere önemli direktifler veriyordu. Bu konu, "Türk amatör sporunun hizmetinde 20 yıl İstanbul - İstanbul Yelken Kulübü 1952 - 72 adlı broşürün ilk sayfalarında şöyle bildirilmektedir: "Büyük kurtarıcımız ATATÜRK 1937 yılı yazında Fenerbahçe’yi gezerek, yanında bulunan devlet adamlarına ve diğer ilgililere mendireğin ve diğer yarımadanın büyük bir ihmal içindeki durumunu göstererek: Mendireğin onarılmasını ve Fenerbahçe’nin, gençliğin deniz sporları ile uğraşabilmesi için merkez yapılmasını arzu ettiğini söylemişlerdir. İşte K. ATATÜRK’ün bu emirlerini gerçekleştiren kuruluş olarak haklı ve sonsuz bir övünç duymaktayız."
Atamız burada dikkat ederseniz Türk gençlerinin ya da Fenerbahçeli gençlerin demiyor. (yani burada Fenerbahçe semtinde oturan gençler kastedilmiyor. O yıllarda Fenerbahçe burnunda ya da bugünkü Fenerbahçe semtinde zaten fazla oturan yoktu. Adres net ve açıktır, "Fenerbahçe’nin, gençliğin deniz sporları ile uğraşması" ya da bunu şöyle de tanımlayabiliriz: Gençlik Fenerbahçe Kulübü’nde deniz sporları ile uğraşsın. Burada Fenerbahçeli gençler deniz sporları yapsın..! Bu söylemde doğrudan Fenerbahçe Kulübü’nün ve onun gençlerinin amaçlandığı çok açık bir şekilde görülüyor. Atamızın 1937 yılında ki "Fenerbahçe Kulübü burada (Fenerbahçe burnunda) gençliğin deniz sporları ile uğraşmasını sağlasın." direktifi onun ölümünden yıllar sonra gerçekleşti. Cem Atabeyoğlu’nun Hisarbank Kültür Yayınları’ndan çıkan "****** ve Spor " 1981 adlı yapıtında da aynı konu işlenmektedir.

****** Fenerbahçe'lidir

Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Kurtarıcı ve Devrimci’nin Fenerbahçe Kulübü’ne gösterdiği bu özel ilgi ve sevgiyi kanıtlamak için dokuz ayrı konuda dokuz ayrı olayı, anekdotu naklettik. Bu anlatılanlar, yazılanlar ayrı zaman ve mekanlarda geçmelerine karşın odak noktaları - ana fikir - tektir. " FENERBAHÇE SEVGİSİ"
Bu yazdıklarımızın hepsi tanıklarıyla ya da belgeleriyle kanıtlanmış gerçeklerdir. Bir kısmı zamanının gazete, dergi v.b. arşivleri tarandığında görülecektir. Bir kısmı da, o olayı bizzat yaşamış olanların daha sonra olayı üçüncü şahıslara nakletmeleri sonucu öğrenilmiştir. Fenerbahçeli olmayanlara sesleniyorum. Yokluktan yepyeni çağdaş bir ülke yaratan ****** hepimizindir. O eşsiz insanın Fenerbahçe’ye gösterdiği özel ilgi ve sevgiyi yani kulübümüzün taraftarı olmasını yadırgamayın, kıskanmayın. Sonuçta onunda herkes gibi duyguları, tutkuları, sevgileri olmasından doğal ne olabilir. O büyük insan kendini halkından soyutlamamış ve dört duvar arasına hapsetmemiş, hayatı boyunca halktan biri gibi davranmış ve yaşamış bir önderdi. O eşsiz insanla ilgili bir anekdotu bu konuyla doğrudan ilgili olduğu - örtüştüğü - için yazıyorum. Cumhuriyetin 12. yıldönümü ile ilgili törenler, düzenlemeler nedeniyle hazırlanan ve Ankara’nın çeşitli yerlerine asılacak dövizlerin listesi ******’e gösterilmiş. Bunlar arasında "****** en büyük Türk’tür." "Asırlar boyunca gelen en büyük Türk" ve bunlara benzer dövizler, afişler v.b. vardır. ****** listedeki bu tür ibarelerin bunlara gerek yok dercesine elindeki kalemle üstünü çizer (iptal eder) ve sadece şunu yazar: "ATATÜRK BİZDEN BİRİDİR."
20. yüzyılın eşsiz ve en büyük insanı ATATÜRK yaşamı boyunca bütün tercihlerini, doğru bildiklerini, inandığı gerçekleri, tutkularını, kamufle etmeden doğrudan halkıyla paylaşmıştır. Soruyorum : Kendi anlatımı ile bizden biri olan böyle bir insanın bir spor kulübünün taraftarı olmasında ne gibi bir olağanüstülük ya da tuhaflık olabilir. Yüce ******’ün gönül verdiği, taraftarı olduğu kulübü deklare etmemesi, belli etmemesi düşünülebilir mi? Bu konuya nokta koyarken Büyük Fenerbahçeli Rüştü Dağlaroğlu’nun "Fenerbahçe Tarihi" adlı büyük eserinde yaptığı şu değerlendirmeye tamamen katıldığımızı da ifade ederek buraya aynen alıyoruz.
"Büyük Kurtarıcının Fenerbahçe Kulübü’ne gösterdiği bu özel ilgi, sevgi ve muhabbeti kesinlikle yadırgamamak ve çok da görmemek gerekir. Fenerbahçe gibi Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına her aşama ve sahada hizmet veren, her türlü tehlikeyi göze alıp silah ve adam kaçıran, futbol takımından hepsi subay beş elemanını SAKARYA savaşlarına gönderen, o karanlık yıllarda en güçlü düşman takımlarını ard arda yenerek, ulusuna ümit ve iman aşılayan ve böylece genç cumhuriyetin temel mayasında PAY SAHİBİ olan bir kulübü Ulu Önder elbette ki özel bir sevgi ile sevecek ve hatta 10 Ağustos 1928 akşamı yaptığı gibi. "BEN DE FENERBAHÇELİYİM.." derken bunu övünerek söyleyecekti."
****** tüm kulüplere aynı davranmıştı ya da Beşiktaşlı idi savını ortaya atanlara son olarak şunu yazmama izin veriniz: O Karşıyaka kulubünün defterine duygularını yazmıştı, Altay kulübünde de aynı şeyi yapmış, bir de maçını izlemiştir. Beşiktaşlı’ları evinin camından seyretmiş, onlarla bir kez konuşmuş, Galatasaray’ın maç davetine teşekkür mektubu yazmış, bir kez maçını izlemiş Güneş Kulübünün iki kez çayına gitmiştir. Tüm bunlar onun Türk gençliğini Türk sporcularını ve spor kulüplerimizi ayrı ayrı çok sevdiğini gösteriyor. Zaten Türkiye Cumhuriyetini gençlere emanet edişinden de bu özel sevgi ve güven anlaşılabilir. Ancak aynı ******’ün Fenerbahçe’ye olan sevgi ve muhabbeti bir üstünlük apayrı bir özellik taşımıştır. Çünkü Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret etmiş, hatıra defterine duygularını yazmış, maçına gitmiş yaz balosuna katılmış, yangından sonra kulübüne maddi yardımda bulunmuş, Yalova Termal’deki gösteri maçına Fenerbahçe su topu takımını davet ettirmiş, stadına büstünün konmasına izin vermiş, Fenerbahçe kulübü mensuplarının deniz sporları ile iglilenmesi isteğini dile getirmiş bu konuda direktif vermiştir. Herşeyden önemlisi tüm bunları hiç hesaba katmamıza gerek bırakmayacak şekilde iki kez Fenerbahçeli’liğini deklare etmiştir. ******’ün hala Beşiktaşlı olduğunu savlayanlara ya da onun kulüpler üstü sayılması gerektiğini yazıp çizenlere bugün ne dememiz gerektiğini siz değerli okuyuculara bırakıyorum. Eskiden bu kişilere Kulüpçü denirdi. Bunların yaptıkları gerçekten de tam bir kulüpçülük...
Galatasaraylı Haluk San ile Fenerbahçeli Rüştü Dağlaroğlu spor tarihçileri olarak " Türk Futbol Tarihi" adlı kitabın hazırlanması sırasında Dağlaroğlu’nun Taksim’deki evinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan birinde Haluk San, Dağlaroğlu’na , " ******’ün Fenerbahçeli olduğunu biliyor muydun? " diye sorduktan sonra Ruşen Eşref Ünaydın’dan duyduğu ******’ün Ben de Fenerbahçeliyim dediği anektodu anlatmaya kalkınca, Dağlaroğlu "Bunu bize 1951’da Atina’da kendisi anlatmıştı. Benden başka salonda diğer atletler de vardı" demiştir. Bu olayı Rahmetli Rüştü Dağlaroğlu’nun oğlu Müjdat anlattı. Kendisine bu yazıda verdiği bilgiler için şükranlarımızı sunarız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimePerş. 5 Şub. 2009 - 11:55

FENERBAHÇEDE BAŞKANLIK YAPANLAR

* 1907-1908 Ziya Songülen
* 1908-1909 Ayetullah Bey
* 1909-1910 Tevfik Haccar Taşçı
* 1911-1912 Osman Fuat Efendi
* 1912-1914 Hamit Hüsnü Kayacan
* 1914-1915 Hulusi Salih Paşa (Salih Hulusi Kezrak)
* 1915-1916 Mehmet Sabri Toprak
* 1916-1918 Dr. Nazım Bey
* 1918-1919 Refik Ahmet Nuri Sekizinci
* 1920-1923 Ömer Faruk Efendi
* 1924-1927 Nasuhi Baydar
* 1928-1932 Muvaffak Menemencioğlu
* 1932-1933 Sait Selahattin Cihanoğlu
* 1933-1934 Hayri Celal Atamer
* 1934-1950 Şükrü Saraçoğlu
* 1950-1951 Ali Muhittin Hacı Bekir
* 1951-1953 Osman Kavrakoğlu
* 1953-1954 Bedii Yazıcı
* 1955-1957 Zeki Rıza Sporel
* 1958-1959 Agah Erozan
* 1960 Medeni Berk
* 1960-1961 Hasan Kamil Sporel
* 1961-1962 Razi Trak
* 1962-1966 İsmet Uluğ
* 1966-1974 Faruk Ilgaz
* 1974-1976 Emin Cankurtaran
* 1976-1980 Faruk Ilgaz
* 1980-1981 Razi Trak
* 1981-1983 Ali Şen
* 1983-1984 Faruk Ilgaz
* 1984-1986 Fikret Arıcan
* 1986-1989 Tahsin Kaya
* 1989-1993 Metin Aşık
* 1993-1994 Güven Sazak
* 1994 Hasan Özaydın
* 1994-1998 Ali Şen
* 1998-.... Aziz Yıldırım
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yalovalı
Modaretor
Modaretor
yalovalı


Erkek
Mesaj Sayısı : 872
Yaş : 31
Nerden : evden
Kayıt tarihi : 03/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimePerş. 5 Şub. 2009 - 11:58

FENERBAHÇENİN TEKNİK DİREKTÖRLERİ

1907-1911 Dalaklı Hüseyin
1911-1915 Galip Kulaksızoğlu
1915-1921 Fuat Hüsnü Kayacan
1921-1924 Mustafa Elkatipzade
1924-1926 Sami Coşar
1926-1929 Hikmet Mocuk
1929-1932 Necmettin Çakan
1932-1935 Jozsev Seveng
1935-1938 James Elliot
1938-1939 Jozsev Seveng
1939-1941 G. Nemetz (3 ay)
1941-1944 John Prayer
1945-1947 Fikret Arıcan
1947-1948 Ignace Molnar
1948-1949 Cihat Arman
1949-1951 Peter Molloy
1951-1951 James Mc.Cormick (2 ay)
1951-1953 Laszlo Szekelly
1953-1955 Zarko Mihailoviç
1955-1955 Imre Markos
1955-1956 Fikret Arıcan
1956-1957 Laszlo Szekelly
1957-1959 Ignace Molnar
1959-1960 Mehmet Reşat Nayır
1960-1961 Laszlo Szekelly
1961-1962 Necdet Erdem
1962-1964 Miroslav Kokotoviç
1964-1965 Oscar Hold
1965-1966 Necdet Erdem
1966-1967 Abdullah Gegiç
1967-1968 Ignace Molnar
1969-1970 Trian Ionescu
1970-1971 Constantin Teasca
1971-1972 Sabri Kiraz
1972-1975 Waldir Pereria Didi
1975-1976 Abdullah Gegiç - Necdet Niş
1976-1976 Abdullah Gegiç
1976-1978 Tomislav Kaleperoviç
1978-1979 Necdet Niş
1979-1979 Şükrü Ersoy
1979-1980 Ziya Şengül
1980-1982 Friedel Rausch
1982-1982 Enver Katip (2 ay)
1982-1984 Branko Stankoviç
1984-1985 Todor Veselinoviç
1985-1986 Kalman Meszoly
1986-1986 Ziya Şengül
1986-1987 Branko Stankoviç
1987-1987 Yılmaz Yücetürk
1987-1988 Paul Csernai
1988-1988 Ercan Aktuna
1988-1990 Todor Veselinoviç
1990-1990 Ömer Kaner (3 maç)
1990-1991 Guus Hiddink
1991-1991 Erol Togay (3 maç)
1991-1991 Tınaz Tırpan (2 ay)
1991-1993 Josef Venglos
1993-1995 Holger Osieck
1995-1995 Tomislav Iviç
1995-1996 C.Alberto Parreria
1996-1997 Sebastiano Lazaroni
1997-1997 Todor Veselinoviç
1997-1998 Otto Bariç
1998-1999 Joachim Löw
1999-1999 Rıdvan Dilmen (4 ay)
1999-2000 Zdenek Zeman (3 ay)
2000-2000 Turhan Sofuoğlu (5.5 ay)
2000-2001 Mustafa Denizli (1.5 sene, 24 Aralık 2001)
2002-2002 Werner Lorant (3 Ocak 2002-9 Aralık 2002)
2002-2003 Oğuz Çetin (10 Aralık 2002- 8 Nisan 2003)
2002-2003 Tamer Güney (9 Nisan 2003- 2 Haziran 2003)
2003-2006 Christoph Daum
2006-2008 Zico
2008-???? Aragones
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
m.AKSU
Destekleyen
Destekleyen
m.AKSU


Erkek
Mesaj Sayısı : 126
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 06/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeC.tesi 14 Şub. 2009 - 21:10

14 şubat 2009 cumartesi arkadaşlar fenerbahçe hacettepe maçı skorunu sölüyorum

fenerbahçe:7
hacettepe :0
tarihi bi maç aragonesle kazanılan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
CruelBoys34
Modaretor
Modaretor
CruelBoys34


Erkek
Mesaj Sayısı : 11
Yaş : 31
Nerden : 34
Kayıt tarihi : 05/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimeC.tesi 14 Şub. 2009 - 21:55

14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜNE ÖZEL Bİ BESTE !

Hangi Hatun Tattırır
Hangi Hatun Böyle Sevgi Yaşatır,
Leyla-Mecnun Kıskanır ,
Koştuk Geldik Yanına ,
Bugün Sevgililer Günümüz Kanarya
Kutlu Olsun Aşkıma ... ! ! !

sen olmasan yok ki bu hayatın anlamı kanarya..!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mavihançer
Üye
Üye



Erkek
Mesaj Sayısı : 6
Yaş : 30
Nerden : ezilen halkın yanından
Lakap : orkinos
Kayıt tarihi : 22/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimePaz 22 Şub. 2009 - 17:13

Fenerbahçe bir futbol kulübü değil bir spor kulübüdür sporun her alanındaki başarılarıyla diğer takılardan ayrılır.bunu tüm Fenerbahçeliler gibi bilen galatasaraylılar söyliyememekte ve yutkunmaktan ileri gidememektedirrler...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ÜstaD
Modaretor
Modaretor
ÜstaD


Erkek
Mesaj Sayısı : 39
Yaş : 37
Nerden : Arkandan
Lakap : ÜstaD
Kayıt tarihi : 12/02/09

FeNeRBaHÇe Empty
MesajKonu: Geri: FeNeRBaHÇe   FeNeRBaHÇe Icon_minitimePaz 22 Şub. 2009 - 17:18

mavihançer demiş ki:
başarılarıyla diğer takılardan ayrılır.

takı SmileSmile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
FeNeRBaHÇe
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bodrum Anadolu Lisesi 11.Sınıflar (BAL11LER) :: Spor :: Futbol-
Buraya geçin: